Mamografi ile Meme Kanseri taraması;
Meme kanserinin mamografi (MG) ile taranması ilk olarak 1960’lı yıllarda İsveç’te yapılan alan bazlı çalışmalarla başladı. Bu çalışmaların ilk sonuçlarının mamografik tarama ile, meme kanserinin erken yakalanabileceğini göstermesi üzerine, tarama protokolü uygulanmaya başlamıştır.
1980‘li yıllardan sonra mamografinin faydası anlaşıldığından mamografi taraması, özellikle batı ülkelerinde yaygınlaşmıştır. Yapılan tarama programlarının çoğunda tarama ile meme kanserinin erken evrede kontrol edilebileceği ve tarama yapılan kadınlarda yakalanan kanserlerin evre ve derecelerinin normal popülasyona göre daha az olduğu gösterilmiştir. Genel olarak veriler değerlendirildiğinde mamografi taraması ölümü %25- 30 arasında azaltmaktadır. Tarama mamografisi asemptomatik kadınlarda klinik bulgu ortaya çıkmadan meme kanserini saptayarak meme kanserinden ölümlerin azalmasını sağlayabilen tek kanıtlanmış görüntüleme yöntemidir. Tarama programının amacı meme kanserinde ölüm oranlarının düşürülmesi ve ortalama yaşam süresinin uzatılmasıdır. Meme kanseri tanısında pek çok görüntüleme yöntemi kullanılabilmekle birlikte tarama amaçlı en etkin görüntüleme yöntemi olarak halen mamografi kabul edilmektedir.
Tanısal Mamografi, tarama mamografisi ile saptanan ve/veya klinik bulgu veren meme hastalıkların değerlendirilmesi amacıyla yapılan bir yöntemdir. Kitle, koltuk altı kitlesi, meme başı akıntısı, cilt değişiklikleri veya devamlı lokal veya yaygın ağrı veya hassasiyet bulgularında, tarama mamografisi ile saptanmış yeni bulgularda, tarama mamografisi ile muhtemel benign bulgular tanımlanıp kısa aralıklarla takibi önerilen olgularda, meme kanseri nedeniyle tedavi alan olgularda uygulanır.
Mamografi taramasının başlangıç yaşı 40 yaş olarak kabul edilmektedir. Meme kanseri sıklığı 40 yaşından itibaren artmaya başlamaktadır. Tarama mamografisi 40 yaş ve üzeri asemptomatik olgularda yapılmalıdır. Ancak yüksek risk grubunda ise daha erken yaşta başlanabilir.
Mamografide sıklık: Düzenli mamografik taramanın yapıldığı batı ülkelerinde mortaliteye katkı gösterilmiş olup taramanın yıllık yapılmasının daha etkin olduğu sonucuna varılmıştır. Ülkemizde yapılan tek çalışmada Türkiye’de meme kanserinin %50‘sinin 50 yaş altında geliştiği izlenmiştir. Bu nedenle 40 yaşdan itibaren her yıl düzenli MG kontrolü özellikle ülkemiz kadınları için önem taşımaktadır. Mamografik taramayı durdurma zamanı hastanın yaş ve diğer eşlik eden hastalıklarının durumuna bakarak beklenen yaşam süresi 5 yıl altında ise bırakılmalıdır. Genelde bu yaş 70-74 yaş olarak belirlenmektedir. Ulusal meme kanseri 2010 konsensus toplantısında 40 yaşdan sonra her yıl düzenli aralıklarla en az 70 yaşına kadar tarama mamografisi yapılması kararı verilmiştir. İşlem radyasyon içermesi nedeniyle hamilelik döneminde kontrendikedir. Ancak endikasyon dahilinde mamografinin radyasyon dozu fetus için minimal etki oluşturacağından kurşun koruma ile işlem yapılabilir.
ULTRASONOGRAFİ VE MEME KANSERİ TARAMASI; US‘nin meme kanserini yakalamdaki etkisi üzerine özellikle mamografik olarak yoğun meme dokusu olan kadınlarda yapılmış birçok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalarda US‘nin mamografi ile saptanamayan lezyonları (mamografik olarak yoğun meme dokusu olan kadınlarda ) gösterebildiği bulunmuştur. Bu çalışmaya göre mamografinin duyarlılığı %78 olarak bulunurken, MG ve US beraber değerlendirildiğinde bu oran %91 olarak gösterilmiştir. Ultrasonografi yoğun meme dokusu olan kadınlarda mamografiye ek olarak lezyon yakalayabilmektedir. US ile yapılan tarama çalışmaları riskli kadınları ele almaktadır.
Sağlıklı günler dileriz.
Rad.Dr.Mehmet Özer
Radyodiagnostik Uzmanı